CHP lideri Kılıçdaroğlu, TÜİK verilerini eleştirerek, “İşsizlik azaldı diye direktif veriyorlar, siz onu benim külahıma anlatın” dedi.
YURTHABERLERİ-CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin öbek toplantısında konuşuyor. “Bazı anketlerde kararsızlar olduğu söyleniyor. Kararlılığımızı, çözümlerimizi onlara anlatacaksınız. Sevgiyle, hoşgörüyle, kararlılıkla anlatacaksınız. Bunlar kararlı, bunlar çözümler mevzusunda hazırlar, ülkeyi artık teslim edebiliriz, mevcud sorunların tek çözümü CHP diyeceklerdir. Niçin diyecekler? Memleketin iyi yönetilmediğini görüyorlar. Bir bakanın dediğini öteki bakanının yalanladığını görüyorlar. Fiyatlara hâkim olmadıklarını biliyorlar. Devletin soyulacak bir mekanizma olarak algıladıklarını da biliyorlar. Yönetemediklerini biliyorlar” diyen Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satırbaşları şöyle:
BARIŞÇIL BİR DİL:
Toplumu bölmeyen, barışçıl bir dil kullanan bir iktidara gereksinim var. O iktidarın ismi Millet İttifakı ve CHP’dir. Şöyle görüyor yurttaş, devlet kadrolarının kimlerin hangi torpillerle yerleştiklerini görüyorlar. Yaşıyorlar, kendi hayatlarında yaşıyorlar. Haksızlıkları görüyorlar, hak etmediği biçimde belli yandaşların belli görevlere getirildiklerini görüyorlar. Havuz medyası tam aksini söylese de vatandaşımız bunların tamamını biliyor. Yaşıyor da. 21. yüzyılın Türkiye’sinden bahsediyoruz. Bir bireyin hegemonyasında yürütülen bizim ülkemizde 3 milyon 449 binden fazla ailenin elektriği kesildi. Yaşıyor bunu vatandaşlar. Elektriğe gelen zamları geliyor. Bir insan gönüllü olarak ben faturayı ödemiyorum diyemez, parası var ise borcunu öder. Elektrik faturasını dahi ödeyemeyecek noktaya getiriyorlarsa, yurttaş bunu yaşayarak görüyor.
ELEKTRİK FATURAMI ÖDEMİYORUM:
Bu hanelerin, iş yerlerinin temsilcisi, sözcüsü olarak elektrik faturamı ödemedim ve ödemiyorum. 3,5 milyon hanenin sözcüsü kim olacak? Bu haksızlığı, insafsızlığı meydana getiren iktidarı 84 milyona iyi mi anlatacağız? Tarihi sorumluluğumuz var. Türkiye’yi buradan çekip çıkarmak zorundayız. Onurlu, üreten, kuvvetli yeni bir Türkiye’yi inşa etmek zorundayız.
Elektrik ödenmiyor fakat bir1 milyon 93 bin hanenin doğalgazı kesildi. Kışın ortasında. İktidar sahipleri bunun ne kadar farkında? Biz halkın partisiyiz, hepimiz halkın sözcüsüyüz, halkın dertlerini dile getirmek zorundayız. Adımız CHP. Her mağdurun yanında olmak bizim namus borcumuz, bunu yapacağız.
İŞSİZLİĞİN AZALDIĞINI KÜLAHIMI ANLATIN:
İşsizlik azaldı diye direktif veriyorlar, siz onu benim külahıma anlatın. Açım, iş arıyorum, doktora yaptım işsizim diye çığlık ediyorlar. Halkı kandırmaya çalışıyorlar. 60 temizlik işçisi için 53 bin şahıs başvuruyor Şanıurfa’da. Hani beğenmiyorlardı? Bunların idare etme güçleri yok. Yönetme detayları de yok. Hazır para ile yönetim ettiler. Malları, sigorta şirketlerini, bankaları sattılar. Deniz sonlandı şimdi ne yapacaklarını bilmiyorlar. Şimdi de Türkiye’nin itibarını satıyorlar para pul için.
POYRAZ’A SAĞLIK DİLİYORUZ:
Gazetecinin rolü gerçekleri yazmaktır. Bu rahat bir vaka değildir. Riski üstüne almak anlama gelir bugünkü koşullarda. Ergun Poyraz saldırıya uğradı, yoğun bakımda. Bugüne kadar saldırıya uğrayan gazeteciler dolayısıyla hapse giren oldu mu? Ama bir tweet sebebiyle insanoğlu hapse atıldı. Yoğun bakımda! Kendisine sağlıklar diliyoruz. Kimse moralini bozmasın, bu tür saldırılar olacaktır, herkes farkındayız, gerçekleri geniş kitlelerin öğrenmesini istemiyorlar.
BÜROKRASİ NAMUSLUYSA…:
TÜİK’e gittim ve izahat yaptım. Böylece o kurumda namuslu bürokratlar seslerini çıkardılar, üst seviye yöneticiler kalmadı bazıları da çekilme ettiler. MEB, imtihan yapıyor, yazılı imtihan KPSS’den torpil yok. Dereceye giriyorlar, sözlü sınavda hakları yeniyor. Nasıl milyonlarca işçinin, memurun, emeklinin hakkı için TÜİK’e gittiysem, haksızlığa uğrayan genç arkadaşlarımın haklarını aramak için de MEB’e gittim.
(Et ve Süt Kurumu) Bir kurumun başındaki şahıs ‘kuyrukları bitirmek için ete zam yaptık’ diyorsa, bunu basit bir basın toplantısı yaparak halkoyu ile anlatırsanız bu doğru olmaz. Oraya gitmelisiniz. Orada açıklamalısınız. Haksızlığın ne işe yaradığını söylemelisiniz. Yanlışları dillendirmelisiniz. Bazı enteller var ‘Kılıçdaroğlu gitti kapılar kapandı’. Ben kapılar açılsın diye değil, çocuklarımızın hukukunu ve hakkını korumak için oradayım, kapıyı açarlar yada açmazlar. Herkesin hakkını hukukunu korumak zorundasınız. ‘Bakandan buluşma alsaydı’. Benim muhatabım bakan değil, Et ve Süt Kurumu! Gelir komisyonda tüm vekillere hesap verir. Ben hesap verecek organdan hesap sormak istiyorum. Devletteki çürümeyi görsün milletim, bürokrasideki korkuyu görsün. Yasa dışı direktif alan bir siyaset var. Bürokrasi namuslu ise tüm kapılarını açarlar.
BASIN TOPLANTISIYLA OLMAZ:
Siz bunu yapmazsanız AK Parti’nin devlette yarattığı çürümeyi anlatamazsınız. Sıradan bir basın toplantısıyla olmaz. Özellikle gecekondu bölgelerinde, yoksul mahallelerinde Et ve Süt Kurumu’na gitmem, evlatların haklarını savunmam ciddi bir müspet reaksiyon doğurdu.
TÜİK her sene şubatta kırmızı et üretim istatistikleri yayınlardı. En son 2020’de yayınladılar. Hangi gerekçe ile yayınlamıyorlar? Gerçekleri milletin bilmesini istemiyorlar. Bilgileri saklıyorlar. Bizim görevimiz buna dikkat çekmek. Et ve Süt Kurumu 2019’da vazife ziyanı 32 milyon lira, 2020’de 422 milyon liraya çıkıyor. Tolga Şardan diye bir gazeteci arkadaşımız var. Kalemini satmayan, haysiyetli bir gazeteci. Et ve Süt Kurumu, soğuk hava depolarında belli oranda et tutmak zorunda, tutuyor da. 70 bin ton… Fiyat ne kadar? Fiyatı 15 kuruş. Kilo başına 15 kuruştan hususi sektöre ilişik olan depolarda parasını ödüyor, eti tutuyor. Birden bire yöneticiler karar alıyor, 15 kuruş olmasın, 45 kuruş olsun! Soğuk hava kaynağı sahipleri Allah Allah, ne oldu da 45 kr. oldu diyor. Zaten kâr ediyorlardı… Soygun düzeninin nerelere ulaştığını iyi mi anlatacaksınız?
45 kuruş pahalı diyorlar, ben bunu 20 kuruşa yaparım diyorlar. “Hayır 45 kr vereceğiz.” diyorlar. Bu sonucu kim aldı, parayı kimlere verdiniz siz? Bunu soracaktım! Bir kuruluş, yöneticileri tarafınca bakanın da bilgisi dahilinde 200 trilyonluk bir soygunla yüz yüze kalıyor. Sonra ne yaptılar? Bingöl’deki depoya 18 kuruştan, Denizli’dekine 15 kuruştan, Bursa, İstanbul, Ankara’daki depolara 11-12 kuruştan, Sivas’taki depoya da 10 kuruştan eti stokladılar. Demek ki bu kardeşiniz, CHP, vatanı ulus için çalışan CHP, işte bu tür sonuçlara yol açıyor. Onların haklarını savunuyor.
KAÇAK ÇAYLARI YAKACAĞIM:
Rize’ye gittim, hepimiz şikayetçi. Arkadaşlarım çay kanunu hazırladılar. Genel Kurul’da görüşülecek. AK Parti ve MHP ret oyu verdi. Rizeli kardeşlerime söylüyorum, kesintisiz oy veriyorsunuz, sizin alın terinizi peşkeş çekiyorlar. Tonlarca kaçak çay geliyor. Rize’de laf verdim, onların da oyu ile iktidar olduğumuzda o kaçak çayları Rize meydanında yakacağım.
Diyorlar ki yöneteceğiz fakat CHP yüzünden yönetemiyoruz. Ne yapmış oldu CHP? Sen doğru muntazam kanun getirdin de hepimiz karşı mı çıktık? Baktılar ki ulus bunu yemiyor. Dış güçler baskı yapıyor, o yüzden yönetemiyoruz diyorlar. Dış güçler mi söylemiş oldu 128 milyar doları arka kapıdan sat diye. Attığınız her adımı hepimiz takip ediyoruz. Ne derlerse desinler, yönetemedikleri çıkıyor ortaya.
DEVLETİN İTİBARI:
Beni üzen devletin itibarını satmaları… İstanbul’da Suudi konsolosluğunda bir katliam işlendi. Ses kaydı var, servis edildi, cinayetin burada olduğu belli. Her şey meydanda. Erdoğan, ‘Bunlar insanları enayi zannediyorlar, Suudi yöneticilerine sesleniyorum. Bu ulus enayi değil, suçun işlendiği yer İstanbul, bunu İstanbul mahkemelerinin yargılaması gerekir.’ Doğru mu doğru. Destek verdi. Ne oldu? Bu davayı aldı Suudi Arabistan’a havale etti. Ben AK Parti’ye, MHP’ye oy veren kardeşlerime sesleniyorum.
SUUDİ ARABİSTAN YORUMU:
bizim ülkemizde işlenen cinayeti, Türk milleti adına karar vermesi ihtiyaç duyulan mahkemenin itibarını, hakimiyet hakkını Suudi Arabistan’a devrediyorsun. Enayi diyordu onlara, enayinin de lafında durmayanın da kim olduğu ortaya çıktı. Devletin hakimiyet hakkını Suudi Arabistan’a kimlerin devrettiği ortaya çıktı. Biz bu milleti kurarken, savaşım ederken para için mi yaptık? Egemenlik hakkını vereceksin, sen yargılaya diyeceksin. Ben yargılamıyor muyum? Para var işin ucunda. Bahçeli de buna evet diyecek. Nasıl milletçiyse ben anlayabilmiş değilim. Bir devletin hakimiyet hakkı başka ülkeye devredilir mi ya?
KİM İSRAF YAPARSA BÜROKRASİDE KAPININ ÖNÜNE KONULACAK:
Allah’ın izni milletin takdiriyle iktidarımız olduğunda, ilk yapacağımız şey devlette israfa son diyeceğiz. Arabalar, yatlar katlar uçaklar yok. Bunlar yok. İsraf yok. İsraf haramdır bizlere bakılırsa, onlara bakılırsa helaldir. Ne kadar israf yapmış olursanız saygınlık o denli artar sanıyorlar. Adrese teslim ihaleler, kira saltanatları, 5 6 yerden maaş alanlar… Bir talimatname ile bu tarz şeyleri bitireceğiz. Bürokraside kim israf yaparsa kapının önüne koyacağız.
Bir devlet sıhhatli bir idare için planlama yapar. Yol mu, köprü mü, hastane mi yapacağız, nelerdir önceliklerimiz bizim? Stratejik planlama teşkilatını kuracağız. Devletin en iyi yetişmiş insanları içerisine koyacağız. Bakın kardeşim, bu devletin geliri, gideri, taahhütleri nelerdir, ortaya çıkaracağız.
ÇİFTÇİLERE ELELTRİĞİ BEDAVA YAPACAĞIZ:
Çiftçinin ve esnafın, bankalardaki kredilerini sileceğiz. Nefes alacaklar. Çiftçilere elektriği parasız yapacağız. Allah’ın güneşi parasız kardeşim. Enerjiye dönüştüreceksin vereceksin. Kimse kaygı etmesin.
Döviz garantili işlemler… Biz milliyetçiyiz diyorlar ya. Sizin milliyetçiliğiniz, Türk Lirası’nı ayaklar dibine al, ortada kalk gez, ben milliyetçiyim… Döviz garantili işlemlerin hepsini TL’ye çevireceğiz. Herkes görecek kim milletçi kim ülkücü kim vatansever. Mahkemeden karar çıkarmışlar ‘Kılıçdaroğlu 5’li çete demesin’ diye. Sarayın savcıları, hakimleri ile yapıyorlar bunu. El ele vermişler, Kılıçdaroğlu’nu iyi mi sustururuz… Sizin feriştahınız gelse beni susturamaz. Devlette soygun düzeninin dişlileri liyakatsiz bürokratlardır. Bunların tamamını bürokrasiden ayıklayacağız. İşi ehline teslim edeceğiz. Vatandaştan kim para isterse, kim yolsuzluk yaparsa onunla yollarımızı ayıracağız. Saraya sadık olanlar değil, vatanına milletine sadık olanlarla çalışacağız.
bizim ülkemizde hepimiz dert küpü. Anayasal bir kuruluş var. Ekonomik Sosyal Konsey. Çağıracağız memuru, sanayiciyi, emekliyi anlatın derdinizi diyeceğiz. Uzmanlara iyi mi çözeceğiz diyeceğiz. Bu konseyi işlevli hale getireceğiz. Sorunu yaşayanla konuşacağız. Masa başlangıcında sıkıntı çözülmez. Sorunu kim yaşayacaksa çağıracaksın.